Hayaller ve gerçekler arasında kalmış dünyada süzülüyorum. Gözlerim ne tam açılıyor ne de tam kapanıyor. Gözümdeki yaşlar dökülmüyor ama geri de gitmiyorlar bir türlü. Gözlerim dolu ve boğazım kupkuru. Konuşamaz oldum. Depresyonda olduğumu sosyal anksiyetemin olabileceğini düşündüm ama bana göre değiller. Düzelmek istiyorum çünkü bir şeylerin yolunda gitmediğinin farkındayım. Bir insanın en sevdiği renk gri olmamalı. Bir insan insanların arasında kaybolup yalnız kalmamalı. Herkesin yalnız olduğunu fark etmemeli. Anlam aramamalı insan. Bir insan mutlu olmamalı ve mutlu olmak istememeli belki de. Mutlu olma isteği mutsuz kılıyordur belki bizi. Ölüceği anı bekleyerek tanımlamamalı yaşamını. Yaşamını bu kadar belirli kılmamalı. Ölüceğini bilerek ve varlığını hissederek yaşamalı. Benim gibi boş ve dipsiz kuyulara düşmemeli. Ama bilmiyorum belki de kuyu dipsiz değildir ve harikalar diyarı karanlığın en derinindedir ve ben oraya daha ulaşmamışımdır. Belki de harikalar diyarı yoktur ve hepimiz karanlık dipsiz kuyulara düşen gökkuşaklarıyızdır. Sadece aydınlattığımız yeri görürüz. Gördüğümüz hiçlikten başka bir şey olmasa da. Ama gökkuağının gözleri yoktur. Belki de sorun budur. O yüzden nefes almaya devam etmeliyim. Kalbimin ritmini sıfıra indirmek de anlamlıdır çünkü, gözlerini kapatmak da. Ben kimim ki bu anlamı bulduğumu düşünüyorum. Küçücük bir çocuğum daha, meraklı ve hayal kırıklığına uğramış ağlayamayan bir çocuk. Ben de büyüyeceğim elbet, sen de.