3 Ekim saat 6 gibi 41AT ye binen kız sana çok güzel olduğunu ve hayatının da senin kadar güzel ilerlemesi dileklerimi ilettikten sonra içim rahatlamış olarak ayrılacaktım ki sanırım bakışlarımdan rahatsız oldun çünkü Cevizlibağ’dan indikten sonra birkaç kere arkana bakıp, kaşlarını çatıp, hızlı adımlarla ilerledin. Zaten güzelliğin yüzünden merdivenlerden çıkarken esmer bir adam tarafından önün kesilip kısa süreli bir gerginlik yaşadın. Keşke arkadaşlarından biri görse de diyemediklerimi sana iletse. Çok güzelsin ve uzun süredir ilk defa birinin güzelliği içimdeki “Belki de odur.” hissini tetikledi. O kadar etkilendim ki uzun uzun inceledim. Üzerinde siyah bir bluz vardı. Beyaz ayakkabıların, açık renkli mavi kot pantolonun ve başında siyah kulaklıkla beraber kafanı bir kez olsun camdan çekmeyip dışarıyı seyrediyordun, ki ben de o ara dudaklarındaki hafifçe sürdüğün rujun kırmızı rengini tırnaklarının üstünde yakalayıp, devamında o ince parmaklarınla uyumlu yüzüklerin kaç tane olduğunu meşguldüm. Yanlış saymadıysam sağ elinde iki tane, sol elinde ise üç tane vardı, baş parmaklardan serçeye doğru taktığın. Sırf bir kaç dakika daha uzun izleyebilmek için okulun girişinde değil de Cevizlibağ’da indim. İndikten sonra durup çantandan bir şey almak içini açtın. İçinde sigara paketini gördüm. Bu güzelliğine sigara gibi cilt yaşlandırıcı bir şeyle ihanet etmek büyük hata, çarpılırsın sonra 🙂 Keşke ben de senin dikkatini çekseydim de tanışsaydık. Aslında direkt söyleyecektim ama “acaba sevgilisi var mıdır? Boşuna gerginlik yaratmayayım şimdi.” diye ayrıntıları düşünürken, merdivenlerden inen adamın kabaca sana laf atmasıyla “Bir de ben tüy dikmeyeyim.” dedim. İtirafta göremesen de ben haykırmak istiyorum çok güzeldin. Kaşlarının kalınlığından, burnunun yapısına ve hafif dalgalı saçlarının rengiyle kumral teninin uyumuna kadar güzeldin hem de. Sanki çok yakınmışız gibi hissettim veya filmlerdeki gibi zaman yavaşladı ve birlikte uzun zaman geçirip, dış görünüşünü ezberledim. Sıkıcı geçen günümü renklendirdiğin için teşekkür ederim. Paralel bir evrende ne 41AT de sen otururken çocuk koluna çarptı ne de merdivenlerden inen adam üstüne geldi ve erkekler yüzünden gerilmedin. Ben de burada yazmayıp içim rahatlamış olarak hayatıma devam ediyordum. Şu an bile sarhoş olmuşum da normalde fark edemediğim ayrıntıları fark ediyormuşum gibi verdiğin rengin etkisinden kurtulamadım. Kokular, insanlar, hayaller farklı gözüküyor. Bana da düşecek olan buymuş demek ki. Kader…