Evet buraya böyle bir itirafı yazacağım aklıma gelmezdi, neyse konu PİŞMANLIK. O dönemler aile sorunlarına dayanamayıp yurda geçmeye karar vermiştim, hedefim kendi düzenimi kurana kadar negatif enerjiden uzak durmak, okulun imkanlarıyla bir kariyer inşa etmekti. Herşey yolunda gidiyor, her alanda kendi potansiyelimin zirvesini hissediyordum. Tek başına olmanın zorluğunu yavaş yavaş atlatırken bir grup mesajı sayesinde tanıştığım bir hatun hayatımın içinden on numara geçti. İlk defa aşık oldum diyebilirim, dürüst olayım başta onunla eğleniyordum, ciddiye almıyor ve onunla geçirdiğim anın sadece keyfine odaklanıyordum, robot değiliz ama tabi, yaşadığımız güzel anılar beni ona bağladı. İlişkinin yüksek günleri geride kalınca, bu sefer enerji düşüklüğü yalnızlık ve isteksizlik başgöstermeye başladı. Ne kopabiliyor nede onunla mutlu olabiliyordum. Kısaca bağımlı olmuştum. Hayatımın tüm sorumluluğunu alabilen ben bir anda onsuz karar bile veremez hale gelmiştim. Tabi buda birtakım şahsiyetlerle sarhoş olarak aldatmasıylada devam edince welcome to the Mental çöküş zamanları. Bu olay baya yıprattı tabi ama hala şaşırdığım onu o halde bile affedebilmemdi. Ama kırılmıştı artık bişeyler, toparlanmıyordu. Ayrıldık tabi, peki sonucunda ne oldu boşa geçmiş geri gelmeyecek bir 8 ay, belkide o anlardaki gibi enerjik olamayacak (belki önümüzdeki 1 yıl) ben. İlişkilere önyargiyla bakan bir kişilik. Ben artık eski ben olamıyorum. Keşke o mesajı hiç görmeseydim. Ama şunu bil sen ruhumu alsanda benden, benden daha gitmeyen bişeyler halen mevcut. Ama bana bir iyilik yap karşıma çıkma, çünki bu okul senle yaşadığım anıları bana hatırlatarak yeterince canımı acıtıyor.