Çocuksunuz, babanız çok sevdiğiniz bir şeyi hediye olarak alıyor çok seviniyorsunuz “olley, yaşasınn” diyip havalara uçuyorsunuz. Hatırladınız değil mi o anıları işte tam öyle bir ruh haliydi benimki… Gece uyurken heyecandan uyuyamadığınız, sabah, acaba rûya mıydı diye koşa koşa kontrol etmeye gidiyorsunuz. Çünkü o kadar çok seviyorsunuz ki ona sahip olmak gerçekçi dahi gelmiyor. Bir çeşit mutluluk ve sevinç zehirlenmesi yaşıyorsunuz. İşte o heyecanı o günlerden yıllar sonra bugünden yıllar önce tekrar yaşamıştım. Gece uyumadan fotoğrafına bakıyor uyanır uyanmaz hazırlanmaya başlıyordum sırf onu görebilmek için. 2 kelime konuşabilirsem mutluluktan havalara uçuyordum. Yanılmışım. Kendi kendimi zehirliyormuşum. Kendi gözlerimin beni bu kadar perişan edeceğini hiç düşünememişim. Onu yıldızların üzerinde görmüşüm. Sevmeyi haketmemişim. Verdiğim onca emek, yazdığım dolu şiirler en başta uçsuz bucaksız sevgim birer paçavraymış. Akıp giden yıllar hiç yaşanmamış sanki. “Hiç tanışmamışız gibi”
Yıldızlara uzanmak ha, o kadarına gücüm yeter mi ki?