Gözyaşların yağmur olup yağsa da,
Çağlayan olup divâne aksan da
Ben bir ummana döküldüm ne çare…
Sevda diye diye dillere düşsen de
Gül gibi aşkın ateşiyle al al olsan da
Dilsiz bülbülün nağmesine ne çare…
Diyârdan diyâra yel olup essen de
Mecnun olup dağ bayır tozsan da
Kârımız ateş olmuş kül olmuş ne çare
Can da olsan cânân da olsan
Cümlesine sultân da olsan
Mekânsız bir yolcuya tüm bunlar ne çare…
Lisân bilmez yâri tarif edip durursun
Yâri sevdin diye yâri ağyar sanırsın
Aşk vahdettir yâr senin olsa ne çare?
Sen âdemsin gel tevbe et bu aşka
Serdâra boyun eğ ser verme bu çarka
Hâr ile var olmazsın nâr olsan ne çare?
Bir çolak aşkarı sürer gidersin
Çöllere düşer de yolunu bilmezsin
Dağlar ardın sıra sıralansa ne çare?