Ne kadar dil dökerseniz dökün,ne kadar çaba verirseniz verin sevdiğiniz yani sizi ateşten gömleğe çeviren kişi ne anlamak istiyorsa onu anlayacak,sizde ne mana görmek istiyorsa onu görecek iyi yada kötü güzel yada çirkin.yormayin tatlı dilinizi,bir kelime dahi çıkmasın o güzel kelaminizdan,susma orucuna filan girin hatta.sevmeyin demiyorum siz yine de sevin.bogaziniz düğümlencek biliyorum yutkunamayacaksiniz nafile olduğunu gördükçe.havanda su dövmek gibi olcak haliniz veya bir damla suyun içinde kolu kanadi kırılmış böcek misali siz kulaç atmaya çalıştıkça o bir damla size okyanus gibi gozukecek yüzmeye takatiniz kalmadigi için.herkes kendisine göre anlıyor,kurguluyor,yargılıyor.Yargi tum felaketlerin başı,yargılamak hep acele etmekten.Zannetmek çağımızın bulaşıcı hastalığı haline gelmiş.zannede zannede kafasında binbir onyargiyla gözünün ucundaki hakiki sevenleri elinin tersiyle itiyor insanoğlu.bu zaman oyle bi zamanki butun sevenler kabuğuna çekildi bu sebeple.eti ateşte pişiriyorlar kebap olsun diye,pişmiş et çiğden üstün pahali.kimileri de işte bu çiğ et misali ateşin etrafında döne döne kebaba dönüşüyor.kimileri de benim gibi fırında 170 derecenin içinde pişip kek olmayı murat ediyor.hadi bakalım benden nasıl bir kek olacak çok merak ediyorum.uzumlu mu olur armutlu mu incirli mi?henüz tam pişmesem de rayiham etrafı sardı gönlündeki burnu açabilenlere.insallah kömür gibi yanmış parça poluk bir kek olmam da bunca emege yazik olmasın.zira kek olup fırına girecem diye ince ince elekten geçtim,yumurtayla şekerin buluşması gibi kalbim aşkin hüznü ve coşkusuyla köpürüp taştı,üzerime bir de karbonat serptiler daha fırına girmeden yandım.Karbonat da bir baz nihayetinde oyle degil mi bazlar da yakıcı tahriş edici oluyor.Aşkin kendisine mi aşık oldum yoksa maşuka mı onu bilemedim.Lakin ben bu işe pekbi mestu hayran kaldım.Tum sevenlere,sevmesini bilenlere,kabuğuna çekilip kuytularda aşkından ağlayanlara sonsuz selam olsun.